Esin Eştürk
Mimar
Restorasyon ve Dönüştürme Projeleri Müdürü

GEÇMİŞLE GELECEĞİN YÜKÜNÜ BİRLİKTE TAŞIMAK

Bir yapı inşa etmenin en keyifli tarafı, yapının kendi hayatınızı aşan süreler boyunca yaşayacağını bilmektir.

Geleceğe kalacak bu eseri, torunlarınız, torunlarınızın torunları ve hatta onların torunları bile görebilir. Yarattığınız son derece somut, elle tutulur, uzun ömürlü, maddi bir sonuçtur.

Bir de hikâyesi olan tarihi bir yapıyı yeniden işlevlendirip inşa ederken aldığınız sorumluluğu düşünün. Geçmişin ve geleceğin yükünü birlikte taşımak…

Tarihi olan bir yapının birikimleri ve bir kimliği vardır. Restorasyon uygulamalarının, yeniden projelendirmelerin, yeni yapılara göre çok daha zor olmasının sebebi  bu kimliktir.

Çünkü yapı, yaşına, ruhuna, geçmişine saygısızlık edilmesini, varlığının yok sayılmasını kabul etmez.

Beyoğlu bölgesindeki restorasyon projelerinde, inşaat sürecinin tüm zorluklarına, bir de akan günlük sosyal hayatın dolaşımına zarar vermeden, adeta varlığınızı hissettirmeden özel bir süreci yürütme güçlüğü eklenir.

Gelişmiş inşaat teknolojileri bu bölgelerde birden bire değerini yitiriverir. Çünkü tarihsel doku ve akan hayat bu teknolojileri sahaya getirmenize, kullanabilmenize izin vermez. Belli bir noktadan sonra elinizde en önemli değer olarak insan gücü kalır.

Bugüne kadar olan tecrübelerimden şunu söyleyebilirim; projelerin uygulama sürecinde işin matematiği ve sürecin uygulama adımları benzer olsa da her proje aslında son derece kendine özgü bir enerji taşıyor.

Her süreçte değişen işverenlerle, değişen mimari yaklaşımlarla, değişen hedefler ve hassasiyetlerle, sizin tavrınız ve duruşunuz da değişiyor.

İyi çıkarılmış bir işin sırrı işvereni ve mimari grubu iyi anlayarak hedefleri belirlemek, projeye ayrılan süre ve bütçeye göre öncelikler doğrultusunda doğru bir yönetim programı oluşturmakta yatıyor.

Süreç başladığında yüklenici olarak işin gereğini yerine getirme sorumluluğu artık sadece size kalıyor.

Bana göre bir projeyi layıkıyla sonuçlandırmak demek, hedeflenen sürelerde ve maliyetlerde kalarak yüksek ürün kalitesini yakalamak demektir.

Bu ticari bir yaklaşım olmaktan çok, önce kişinin kendisine, sonra işine ve işverenine, en önemlisi de milli değerlere duyulan saygının bir göstergesidir.

Siska ailesi olarak, İstanbul’un gelişen ve değişen yüzünde yer aldığımız her proje, bizim için yeni bir tecrübe ve birikim oldu. Her seferinde daha iyisini hedefleyerek ve hep öz eleştiri yaparak geldiğimiz bu noktada, arkamıza dönüp baktık.

Hatırı sayılır sayıda nitelikli projeye imza atmış olmamız, kendi gelişim sürecimizin ve amatör ruhumuzu hiç kaybetmeden kazandığımız profesyonelliğin göstergesi oldu. Hayatın bize sunduğu bu şansı değerlendirebilmiş olmamızı, tecrübelerimizin yarattığı heyecana, firmamızın genç, dinamik ve öğrenmeye açık yüzüne borçluyuz.