Ali Emrah Ünlü
Yüksek Mimar
Bugünün Dünyasındaki Tarihi Yapılar
BUGÜNÜN DÜNYASINDAKİ TARİHİ YAPILAR
Beyoğlu’nun tarihsel gelişimine baktığımızda zengin bir yerleşimin ve renkli bir hayatın olduğunu görürüz. Bu durum kesintili olsa da günümüzde de sürüyor. Dolayısıyla her dönem ağırlığı olan bir merkez, mimari anlamında da öne çıkan bir şehir merkezidir.
Restorasyon alanında uzmanlaşan mimarlar olarak bizler, yalnız eski yapıların geçmişini, tarihselliğini ortaya çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda bugünkü yaşam ile uygun ve sağlıklı bir bağ kurmak durumundayız. İşte burada zorluklar başlıyor. Yani hem onun tarihselliğini, taşını, dokusunu, rengini ve her şeyini koruyacaksınız hem de bugünün konfor koşullarını ve insanların beklentilerini karşılayacaksınız.
Beyoğlu’nda son 20 yılda, olumsuzluklara rağmen tarihsel kent merkezinin korunmasında olumlu çabalar olduğunu söyleyebiliriz. Meslek hayatımda Beyoğlu’nda hem proje ve hem de restorasyon uygulaması olarak çok bina projesi yaptım. İşin tarihselliğinin araştırılmasından, proje oluşturulmasına, bürokratik işlemlere kadar, mal sahibi ve kullanıcılarla birlikte karar vererek yapım aşamalarını tamamlamış biriyim. Uygulamadaki dinamikleri proje aşamasında yaşadığımdan, başka bir deyişle, meslek hayatımda hem proje hem de uygulama alanını birleştirerek kendime yol çizdiğim için kendimi şanslı hissediyorum.
Siska ile 2010’da yolumuz Beyoğlu’nun önemli kültür yapılarından SALT Beyoğlu binasında kesişti. İyi ürün çıkarmaya gayret ettik. Projelerimde bunu vurguluyorum, inşaat aşamalarında yüklenicinin tarihi yapıya gereken saygı ve önemi vermesini isterim. Siska gereken özeni gösterdi, proje zamanında tamamlandı ve teslim edildi.
Siska ile Sait Paşa ve Kocataş yalıları projesinde birlikteliğimiz devam ediyor. Her iki yalı Boğaz’da konumu, önemi ve kalitesi bakımından çok değerli. Biz projeyi hazırlayan, denetleyen ve yöneten taraftayız, Siska yüklenici firmamız. İlişkilerimiz yıllar içinde daha köklü, güçlü hale geldi, uyumlu bir ilişkimiz var. Siska çalışanlarının işi yürekten hissettiklerini görüyorum. Sinan Kasımoğlu işini tutkuyla yapan bir kişi. Mimarın yapının filmini kafasında çekmesi gibi o da inşaatı her gece kafasında kuruyor, söküyor, yeniden kuruyor. İnşaatı yapmıyor, yaşıyor aslında. Bu enerjisi takım arkadaşlarına ve yapılan işe yansıyor. Benim Siska’da gördüğüm en önemli fark bu.
Bu anlayış restorasyon yapılarında çok daha anlam kazanıyor. Bizim beklentimiz titizlik ve düzgün iş. Bu yeni bir yapı için de geçerli, ama eski yapıda çok daha öne çıkıyor. Elbette tamamen geleneksel metotlarla restorasyon yapmak mümkün değil. Deprem güvenliği, tesisat sistemleri gibi mühendislik koşullarının sağlanarak, binaların hem dışı hem de içinin korunması amaçlanırsa tarihi yapılar gerçek anlamda hem yaşatılır hem korunur.